Farkına varmadan, motorize bir hayat yaşıyoruz. Okula git, eve gel, işe git, eve gel. Her gün aynı insanlarla konuş, her gün aynı cümleleri tekrar et. Alışkanlıklarımız her gün tekrar ederek, daha katılaşarak, daha ağırlaşan bir şekilde hücrelerimize yerleşirken, sadece yüzeysel şekilde dilimizden dökülüverir, “Hayatımız çok monoton”. Öte yandan da, o kadar korkarız ki değişmeye, değiştirmeye, farklı yerler görmeye, farklı cümleler duymaya ya da okumaya. Sınırlarımız net ve keskindir ve bir o kadar da hatasız. Esneklik gösteremeyiz. Ve silik bir sesle, “hayat çok monoton” deriz. Ses o kadar silik ve uzaktan gelir ki, bizden çıktığı halde kendimiz bile duyamayız.
Söylediğimizi duysak, farkına varmak gerektirir. Farkına varmak insanı, bildiği, öğrendiği yaşamdan çıkarır. Farkına varmak, farklı düşünceleri, farklı alışkanlıkları merakı getirir. Merak da yeni şeyler öğrenmeyi, yeni alışkanlıklar edinmeyi, yeni şeyleri denemeyi ve yaşamayı gerektirir. Ama biz sadece yeni kıyafetler ve yeni eşyalar almaya çalışarak yeni açlığını gideren bir toplumuz.
Kendimizi sarıp sarmaladığımız düşüncelerimizi kırmak, değiştirmek, hayatımızın iyi yönde ilerlemesini sağlamak bizim elimizdeyken, bizler ya bizi kurbağadan prense dönüştürecek bir prenses ya da büyük bir şatoda şatafat içinde yaşayan, zengin bir prens bekleriz.
Gerçek hayata kablo ile bağlanıp, bitkisel yaşam tarzında bir hayatla yaşamak varken, neden hayat mücadelesini, gerekirse hayatı sıfırlamayı ve kendimizi yenilemeyi göze alalım değil mi? Eğer ki göze alıyorsanız bu köşeyi okumaya devam edeceksiniz demektir.
Kalın sağlıcakla.
GIPHY App Key not set. Please check settings
One Comment